Öfkeli bir deniz gibi
Üstünden atma beni
Yazdığın gibi silme


Yumruklama parçalama
Ne yapsam kırılmaz diye
İtme koca dağlardan
Gidip gelip ağlatma=(

Bu bensiz yapamaz de
İçinin derinlerine sakla
Gösterme kimseye beni
Gönlünde tut bırakma

Kuşlara parçalatma
Çöllere koyup dönme
Gözden çıkarma beni
Tam her şeyimi aydınlatırken

Yeter bu kadar deyip sönme=(
Bir gidip bir gelip
Çocuk gibi oyalama
Korkutma yıldırma beni
Beni sakın bırakma =(






Beklenen

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
 
 
 



Gitmek Hayat Getirecek

Kör bağın kızıl kuru
gül kokusunu taşıyor hava
Gözlerim kapıda

Nedensizliğin ertelediği çöküntü
bilincime duyuruyor küf hükmünü
Bir coçuk
gibi koşarken düşünce
istemeden saplıyor bıçağı sevince

Aslında bildiğim onun da bildiği
sır gidişlerin arsızı değil yolcu
Öyle yazıldığı için belki
antik serüvenlerin sonu
tutsak kıldık düşsel söze gerçeği

Gitmek hayat getirecek
yenik düşerek kalmak ölüm
Her geri döndüğünde avluda
öylesine sevişmek zulüm

Kutsal ilişki var oluşuna yoldaş arar
yanıtı geciktirilmiş sorularda
Hüküm dinlemez kayıp giden yıldızlar
aşk sorgulanmamalıdır asla

Arka odada ölesiye susar
günü sonlayacak intihar
Yüreğim kapıda





Bahar Bakışlı Yarim

Küçük bir kardelensin
Bahar bakışlı yarim.
Baharı müjdelersin
Çiçek kokuşlu yarim.

Saçların lüle lüle
Boyun benzer sümbüle
Canım veririm bile
Doğa nakışlı yarim.

Lale, sümbül kıskanır
Gören seni gül sanır.
Nazından can usanır
Canım yakışlı yarim.

Ahenk var sende seste
Gülün var deste,deste
Sözlerin sanki beste
Türkü okuşlu yarim.

Bazen okşar seversin
Endam süzer gezersin.
Bazen kızar, küsersin
Bayır yokuşlu yarim.

Bulut olur yağarsın
Ağlatırsın bakarsın
Bazen yürek yakarsın
İyne sokuşlu yarim.

Bakışında var mana
Huzur verir insana
Bir kararda dursana
İniş çıkışlı yarim.




Bir gül bahçesine gömün beni öldügüm zaman

Hayat bu sevdiğim,
bir varmış bir yokmuş gibi
sürükleyip götürdü ömrümü işte
bazen kırılmış dallarda ince bir sızı
bazen ağlayan gözlerde,
süzülen bir gözyaşı gibi yalnız kaldım
ne hayat anladı beni, ne ben hayatı

Yağmurlara gömün beni öldügüm zaman
ayazlar vurmadan yürek kırgını gülüşlerimi
savrulmadan dudağımda şiirler
kalbimdeki mor menekşeler kırılmadan
rüzgarlara, baharlara, karanfillere gömün beni
rüyalara, hülyalara gömün gözlerimi yumunca
güneşe sevdalı bir çocuğun hayaline
bir söğüt dalının yaprağına gömün beni
bahar gelince, umutlar yeşerince
sevişince kumrular
ürperen bir yaprağı öperken dalında seher yeli

Gözlerimde şiir yaralarıyla,
kalbimin en ağır depreminde,
yaşamın en ince yerindeyim şimdi.
hangi güle uzansam dikenler yağıyor umutlarıma

Bir çocuğun gülüşüne gömün beni öldügüm zaman
uçsun, uçurtmasında kanadı kırık gülüşlerim
bir genç kızın düşüne
bir martının süzülüşüne
sevginin kundağına sarın gözlerimi yumunca
üşümesin yüreğimdeki incinmişlikler

Bir gül bahçesine gömün beni öldügüm zaman
bir gülün rengine, bir şarkının ahengine
bir güz bahçesi gibi solmadan kalbim
öksüz gelincikler gibi bükmeden boynumu
bir bülbül sesine gömün beni gözlerimi yumunca
bağban bilmesin

Bahar kokulu sabahlara gömün beni yumunca gözlerimi
mavi bir suyun akışında, bir çiçeğin kokusunda yıkayın
serin çimenlerin üstüne hayallerimi
durmadan şarkılar söylesin kalbim, şiirler okusun yarınlara
gökyüzünü, güneşi, bulutları, yıldızları
ve tüm umutlarımı çocuklara verin
çocuklar sevinsin

Bir dağ başına gömün beni gözlerimi kapayınca
kirlenmeden içimin kar beyazı
gönlümün düş martısı susmadan
kırılmadan dudağımdaki mor menekşe
yürek vuruşlarına
yürek yanışlarına
bir baba’nın, bir anne’nin gözyaşlarına
bir çocuğun avuçlarına gömün beni
kalbime gömün acılarımı
ölüm bilmesin
kirpiğime dokundukça yel
iki mezar taşı narasında dinlensin başım

Bahar kokulu sabahlara gömün beni kuşlar uçarken
gül ve karanfil kokularına, papatya dolu kırlara,
bir suyun akışında, bir gülün kokusunda yıkayın
rüzgarın soluğuna gömün şiirlerimi gözlerimi yumunca
özlemim gözlerimde, yüreğimde şiirler öylece bırakın toprağa
serin çimenlerin üstüne gerçekleşmeyen hayallerimi
durmadan şarkılar söylesin kalbim, şiirler okusun baharlara


Benim Aşkım

Sen sen diye yazdıklarım sen değilsin
Yanlış anlama...
Ağlamalarım sana değil
Sen üstüne alınma...

Ben seni yazmakla
Seni yazıyor değilim
Senmişsin gibi algılama...

Sen demelerim lafın gelişi
Sen sen olmaktan çıktın çoktan
Ben'im bu aşk artık anla...





Adını Sen Koy...!

bir yaz sıcağının tenime dokunuşu
yaralı yüreğim kadar yakar mı
bulutun yağmura kara sevdası
gözlerimdeki sevda kadar akar mı
her dem hasretindeyim
bu yürek, candan gitmek üzere

hep…dağlar kadar özlemini büyüttüm
içimi kavuran titreyiştin sen
şimdi yüreğim çorak benim
hiçbir göz anlatamaz
sustu sırılsıklam gülüşlerim
sustum göğsümü kanatarak
gizledim o kederli siluetini
artık kapanmaz yaramsın sen
bu can, canımdan bitmek üzere

o dumanlı duruşların
simsiyah bir ufukla ömrüme düştü
susturdum yetim çığlıklarımı
içimde bitmeyen korkuya dönüştü
şimdi…seni sadece sayıklayacağım
yazık…kıramadım hasret servilerini
artık seni, kara saplı bir ok gibi
yüreğime saplayacağım
kalbimi yerinden sökmek üzere

yüreğim….kanayan bir yaz gecesi
düşlerim… yarım kalmış bir yaz fırtınası
kapanmışım terkisine simsiyah
susarsa yüreğim susar
parçalanır olanca öcüyle
siz dinleyin
bu yeryüzü, bu gökyüzü, hoyrat yıldızlar
bu gürültüler, bu yankılar, bu arya
bu benim son kanamam
gün, bensiz yüreklere doğmak üzere

bu halime aşina değilim
her an’ıma bin dirayet
oysa kifayetsizim
yüzümde renk sustu
dudaklarımda ses
dilimde kıyametin gizli harfleri
ömrüm ahrete gitmek üzere